Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Akduman; prostat kanserinin akciğer kanserinden sonra kansere bağlı ölümlerde ikinci sırada yer aldığını anlattı. Akduman, erken teşhisin önemine dikkat çekerek 40 yaş üstü tüm erkeklerin tarama polikliniğine başvurması gerektiğini ifade etti.
ZBEÜ Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Akduman, prostat kanserinin önemine dikkat çekti. Belirti vermeden görülen prostat kanserinin akciğerden sonra kanser bağlı ölümlerde prostat kanserinin ikinci sırada olduğunun altını çizen Akduman, erken teşhise vurgu yaptı. Akduman, “Prostat kanseri herhangi bir belirti vermeden görülebilir. Bizim en çok karşılaştığımız durum bu şekilde oluyor. Hastanın herhangi bir şikayeti olmuyor fakat bütün erkeklerde görülebilen bir kanser bu. 50 yaşın üzerinde en sık gördüğümüz bir kanser ve kansere bağlı ölümlerde akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer alıyor. Bütün kanserlerde olduğu gibi Prostat kanserinde de erken teşhis önemli. Bunun farkındalığını bütün dünyada insanlara duyurabilmek için Eylül’ün 12’sinde başlayan haftayı Prostat Kanseri Farkındalık Haftası olarak anıyoruz. Türk Üroloji Derneği olarak üro-onkoloji çalışma grubu olarak Türkiye genelinde 9 merkezde bir prostat kanseri tarama programı hazırladık. Yine bu program doğrultusunda Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nin de içinde bulunduğu diğer üniversitelerde de tarama yapılacak. Tarama dediğimiz zaman 50 yaş üstündeki tüm erkeklerin, ailede prostat öyküsü varsa 40 yaş üstü tüm erkeklerin prostat kanseri tarama polikliniğine başvurması gerekiyor. Önce PSA dediğimiz kan testi yapıyoruz ve prostat muayenelerini oluyorlar. Sonrasında da teşhis edilirse tedavisi daha mümkün oluyor” diye konuştu.
“Erkeklerin prostat kanserinden korkmasına gerek yok”
Prostat muayenesinin diğer muayenelerden farklı olmadığını ifade eden Bülent Akduman, “Prostat muayenesi de diğer muayenelerden pek farklı değil. Son derece basit ve kimsenin korkmasını gerektirecek bir şey değil. Hastalar ağrı duyduklarını düşünüyorlar ama çok ağrılı bir işlem değil, halkımız kesinlikle korkmadan rahatlıkla yaptırabilirler. Çeşitli diyetlerin önlediğine yönelik çalışmalar var ama çalışmaların neticesi göstermiş ki şuanda tespit edilmiş ispatlanmış herhangi bir şey yok, madde kullanımı önerilmiyor. Çok sayıda ilaçlar, vitaminler var ancak bunların hiçbiri prostat kanserini önlemede kanıtlanmış tedaviler değil. Bu nedenle erken teşhis çok önemli, herhangi semptomu, şikayeti olmayan kişilerin düzenli prostat muayenesi olması önemli. Biz de bu çerçevede tüm halkımıza ücretsiz tarama yapmayı uygun gördük. Prostat kanserinin belirtisi genellikle asemptomatik, yani hiçbir belirtisi olmayan kişilerde de görülebilir. Çünkü genelde hastalar bize bu şekilde gelirler. ‘Benim hiçbir şikayetim yok. İdrarımı rahatlıkla yapıyorum ama kan testi yaptırdım onda da yüksek çıktı sonra da kanser teşhis ettiler.’ diye gelir. Bunun dışında ileri evresindeyse eğer idrar sıkma, idrara çıkmada artış, geceleri idrara kalkması olabilir. Daha ileri evrelerde kemik ağrıları, böbrek fonksiyonlarında bozulmalar gibi şikayetler olabilir” dedi.
“Her 6 erkekten 1’i prostat kanserine yakalanma riskine sahip”
Prostat kanserinin uygun ve erken dönemde tespit edildiği takdirde tedavisinin mümkün olduğunu ifade eden Akduman, “Tüm erkeklerde olabilir. Her 6 erkekten 1’i hayatı boyunca prostat kanserine yakalanma riskine sahiptir. Semptom vermediği için herhangi bir belirti vermediği için korunmak mümkün olmadığı için tek yapılması gereken düzenli prostat kontroldür. Düzenli prostat kontrolü yapılan erkeklerin korkmasında hiçbir neden yok. Uygun ve erken dönemde tespit edildiği takdirde her türlü tedavisi mümkün. Bazen hastalardan duyuyorum ‘ayakta idrar yapmak prostat kanserine neden oluyormuş’ diye, böyle bir şey yok. Ayakta idrar yapmak prostat kanserine neden olmadığı gibi önleyici bir faktör de değildir, etkilemez. Bazen ‘kabak çekirdeği yemek prostat kanserini engeller mi’ diye geliyor. Böyle bir şey de yok, kabak çekirdeğinde doğal östrojenler var bu doğal östrojenler PSA’yı biraz düşürürler ama kanser önleyici değillerdir. Prostat kanserini korumada bir zamanlar çok popülerdi, likopenler özellikle domateste bulunuyordu. Domatese ve bitkilere kırmızı rengini veren. Bunlar pişirilerek tüketildiğinde önleyebileceği düşünülüyordu. Bunların koruyucu etkisi kesin olarak gösterilemedi” diye konuştu.